Sinek Hadîsi (Mucize)
Sinek Hadîsi (Mucize)
Maurice Bucaille gibi, eserlerini takdirle tercüme edip yayınladığımız zatlar bile, acele edip, hadîsi hemen tenkide tabî tutmuş ve âdetâ Müslümanların bilgisizliği veya zuhulü gibi göstermek istemişlerdir; ancak neticede yine hadîs ve hadîsi rivayet eden Ebû Hureyre’lerin yüzleri ak, müsteşriklerle onların takipçilerinin yüzleri de kara çıkmıştır. Hadîs şudur:
“Sinek herhangi birinizin (yeme veya içme) kabına konarsa, onu tamamen kabın (yiyeceğin veya içeceğin) içine batırsın ve sonra çıkarıp atsın.” [1]
Hadîsi sened yönünden tenkid mümkün değildir; çünkü Buharî ve yanı sıra Ebû Dâvûd, Nesâî, Darimî ve İbn Hanbel rivayet etmişlerdir. Sahâbe ve ümmet telâkkî bi’l-kabûlle karşılamış; hadîs mütehassısları da herhangi bir şüphe îrâsında bulunmamışlar; bulunmamışlar ve hadîs bugünlere gelmiş ulaşmış.
Hadîs, ilk kez, Mu’tezile imamlarının o günkü ilimlerine çarpmış ve inkâr edilmiş. Aynı şekilde, kriterlerine uymadığı için yirminci asır müsteşrik ve ilim adamlarının tenkidine de uğramış. Oysa ki, bu hadîs de başlı başına bir mucizedir. Çünkü, her şeyden önce Allah Rasûlü, sineğin mikrop taşıyıcı olduğuna dikkat çekmekte ve hadîsin devamında: “Çünkü, sineğin bir kanadında şifa, diğer kanadında ise hastalık vardır” buyurmaktadır. Bizim burada ‘yan’ diye tercüme ettiğimiz ‘cenâh’ kelimesi “kanat” manâsına da gelmektedir.
Hadîs, her iki manâ ile ayrı iki mühim hakikate parmak basmaktadır. Sineğin bir yanında mikrop, diğer yanında ise, o mikrobu sterilize edecek stoplazma içinde bir ilaç taşıdığı günümüz tıb araştırmalarının ortaya koyduğu bir hakikattir. İkinci durumda, yani ‘cenah’ kelimesini ‘kanat’ diye tercüme ettiğimizde ise, -lâfzın her iki şekilde de yorumlanması mümkün- karşımıza şu gerçek çıkmaktadır: Sinek bir yere pik yaparken, yeniden kalkabilmek için kanatlarından birini ihtiyâten çok dikkatli kullanır. Pek nâdir olarak, yeniden kalkamayacağı bal gibi bir zemine konar. Onun o, miniminnacık kafasında kendi hayâtı adına bütün plân ve programı hazırdır ve kusursuzdur.
Sinek bir kanadı üzerinde herhangi bir yere veya yiyecek ve içeceklere, insanın ağzına-gözüne konar kalkar ve tabii tifo, kolera, dizanteri gibi hastalıkların mikroplarını da taşır. İşte, ilmin kendisini asırlarca geriden takip ettiği Allah Rasûlü, sineğin bir kanadıyla taşıdığı mikroba karşı diğer kanadının ilaç olarak kullanılmasını emir ve tavsiye buyurmaktadır ki, hıfzu’s-sıhha adına tıbbın bugün keşfedebildiği bu gerçeği, O, asırlar ve asırlar önce iki kelime ile ifade buyurmuştur. Muhaddîslerin, ashâb-ı kirâmın ve ümmetin on dört asırdır telâkkî bi’l-kabûl buyurdukları bu hadîs-i şerifi, Ebû Hureyre rivayet ediyor diye veya akla sığmıyor gerekçesiyle karşı çıkmak, ilim ve hakikat adına ne kadar aceleden bir karar!.
Bir yanında hastalık, diğer yanında şifâ taşıması, yalnız sineğe has bir özellik de değildir. Aynı şey, akrep için de, arı için de bahis mevzûudur. Akrebin soktuğu yere, akrebi ezip sararlar; arı ise bir yanıyla bal yaparken, kuyruğuyla zehir akıtır.
[1] Buhârî, Tıb, 58; Bedü’l-Halk, 17; Ebû Dâvûd, Et’ime, 48; Nesâî, Ferc’, 11; İbn Mâce, Tıb, 31; Dârimî, Et’ime, 12; Müsned, 2/229, 246
Yorumlar
Yorum Yaz