İrfan Mektebi\'nin, Prof. Dr. Mehmet Görmez\'le Röportajı
Diyanet İşleri Başkanlığı, milletimizin daima güven ve teveccühüne mazhar olmuş mühim bir müessese. Siz, Diyanet işleri Başkanlığı\'nın vizyon ve misyonunu inanç ve
değerler eğitmi noktasında nasıl görüyorsunuz?
Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın milletimizin güven ve teveccühüne mazhar olduğu doğrudur. Ancak her hizmetini bir mazhariyet ve teveccühe layık bir şekilde yerine getirdiğini söyleyemem. Her hizmetimizi yeniden gözden geçirmek, her iş kalemini yeniden almak en büyük arzumuzdur.
Zira son yıllarda Türkiye\'nin komşu, bölge ve dünya ülkeleri ile ilişkileri arttıkça dünyadaki tüm Müslümanlar bizden hizmet talep etmektedir. Bunu da dikkate almak zorundayız.
Camilerimizde verdiğimiz hizmetlerin pek çok kusuru olduğunu biliyoruz. Vaaz ve irşad dilimizin eskidiğinin farkındayız. Çocuklara, gençlere, ailelere ulaşacak yollarımızın azaldığını görüyoruz. Kürsülerde verdiğimiz bilgiler eksik, dilimiz ve üslubumuz yeniden gözden geçirilmeyi gerektiriyor.
İnanç ve değer eğitimi açısından bütün bunlarda yeni çalışmalarımız olacak.
YENİ DİYANET TEŞKİLAT KANUNU
Geçtiğimiz yıl kabul edilen Diyanet Teşkilat Kanunu ne gibi değişiklikler öngörüyor? Diyanet Teşkilatına yansımaları nasıl olacak? Sizce bu yasayla gelinen nokta yeterli midir? Gelecek için nasıl düzenlemeler yapılabilir?
Yeni konum hem kurumun, hem milletimizin hem de dünyadan bize yönelen talepler dikkate alınarak hazırlandı. Her birim bir Genel Müdürlük olarak yeniden teşkilatlandı.
Yeni Kanun Akademi gibi çalışacak ve bilgi üretecek bir Din İşleri Yüksek Kurulu öngörüyor. Dini Yüksek İhtisas Merkezi ile bilgi ve eğitimi seviyemizi daha yukarı noktalara çıkarmamızı gerektiriyor. Ancak gelinen noktayı yeterli görmüyorum. Zira, müstakil bir yasa olarak değil eski yasanın biraz iyileştirilerek tadili yahut mevcut durumun biraz daha iyileştirilerek yasallaşması öngörüldü.
Bu hâl mevcut hâlimizin Diyanet\'i olabilir, ancak geleceğimizin Diyanet\'i daha farklı kurulabilir.
KONULU KUR\'ÂN TEFSİRİ PROJESİ
Toplumumuzun Kur\'ân\'la buluşturulması için başkanlık projeleri hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Başkanlığımız 2010 yılını Kur\'ân Yılı ilan etti. Etkinlikler bu yıla taşarak devam ediyor. Çok zamanlı Kur\'ân eğitimi projesiyle günün her saatinde Din Görevlimiz 10 kişilik bir grup kurarak Kur\'ân eğitimi verebilir. Konulu Kur\'ân tefsiri projesini bu dönemde gerçekleştirerek Kur\'ân\'ın manası ile bütünleşme yolunda önemli adımlar atılacak. Bu konuda teknolojiden daha etkin yararlanmanın yolları aranacaktır.
YAZ KUR\'ÂN KURSLARI
Yaz Kur\'ân kursları ve camilerin daha cazip hale getirilmesi için birtakım çalışmalar ve düzenlemeler yaptığınızı biliyoruz. Yaz çalışmalarına 1,5 milyon civarında çocuğumuzun katılım sağladığını düşünürsek, geri kalan insanlarımıza ulaşabilmek ve onların bu ihtiyacına destek olmak adına Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın plan ve programı nedir? Camilerimiz bu ihtiyacı karşılamak üzere yıl boyunca aktif olabilecek birer eğitim ve danışma merkezi haline getirilebilir mi?
Yaz Kur\'ân Kursları Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın en önemli hizmetlerindendir. Zira her bölgeden her kesimden çocuklarımız iki ay boyunca mabet ortamlarında mihrap, minber, cami, minare ikliminde Kur\'ân ile tanışıyor.
Hz. Peygamber\'in hayatı ile birlikte temel dini bilgiler alıyor. Okullarda din öğretimi var; ancak din eğitimi yok. Çocuklarımız bu kurslarda ilk defa din eğitimi alarak abdest almayı, namaz kılmayı öğreniyorlar. Bunun yanında iyi bir insan iyi bir evlat olmanın yollarını pekiştiriyorlar. Camiler çok zamanlı kurs sistemi ile bu hizmeti yaygınlaştıracaklar.
İSLÂM ÜLKELERİ DAİRE BAŞKANLIĞI
Türkiye, tarihi ve kültürel derinliği sebebiyle tüm İslâm dünyası ile alakadar. Bu noktada Türkiye\'den büyük beklentiler var. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak İslâm dünyasına bakışınız ve yeni dönemde İslâm ülkeleri ve gayr-ı Müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlara yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Başkanlık olarak biz artık hizmetlerimizi planlarken sadece Türkiye\'yi düşünme lüksüne sahip değiliz. Asya\'daki, Balkanlardaki, aynı tarihi, aynı kültürü, aynı inancı paylaştığımız milletler hem din eğitimi, din hizmetleri ve dini yayınlar alanında bizden hizmet bekliyorlar. Artık dünyada bir Müslüman azınlığa sahip olmayan hiçbir ülke kalmadı. Bu azınlıklar hem dinlerini korumak, hem de öğrenmek için pek çok ihtiyacı dolayısı ile kapımızı çalmaktadır.
İslâm ülkeleri ile yeni dönemde kurulan siyasi, sosyal ekonomik ilişkiler dini, manevi, kültürel, kardeşlik ilişkileri ile pekiştirilemez ise heba olabilir. Onun için ilk defa Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde İslâm Ülkeleri Daire Başkanlığı kuruldu.
RİSÂLE-İ NUR\'UN EHEMMİYETİ
Tahkiki imanı ders veren Risale-i Nur eserlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Modern zamanlarda iman hakikatlerini anlatmak ve insanın anlayabileceği bir dil ve üslup ile anlaşılabilir kılmak güçleşmiştir. Kur\'ân\'ın ayetlerini Kâinatın ayetleri ile yoğurmalı din ile müsbet ilimi telif etmek başka bir ifade ile müsbet ilim dediğimiz şeyler ilahî Kanunların bir parçası olduğunu anlatmak, akıl ile vahy arasına gerilen perdeleri kaldırmak herkesin kârı değildir.
İşte İman tarihimizin en zor zamanlarında Risale-i Nur bunu gerçekleştirmiştir. Hem de milletimizin bir değeri olarak ortaya çıkmıştır.
\"İSLÂM DÜNYASI\'NDA BİR ÂLİM SORUNU VAR\"
Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın sizin döneminizde bizleri ziyadesiyle memnun eden bir İslâm İlimleri Fakültesi Projesi var. Bu fakültenin amacı ve gelinen nokta hakkında bilgi verir misiniz?
Bütün dünyada ve İslâm dünyasında İslâmi ilimlere ihtiyaç şiddetle artmış bulunuyor. İslâm dünyasının bir âlim sorunu olduğuna inanıyorum. Hem geçmiş mirası geleceğe taşımakta, hem de İslâm\'ı asrın idrakine sunma konusunda, meydan okumalara karşı koymada ilmi bir yetersizlikle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Bugün bütün dünyaya İslâm Âlimi yetiştiren Ezher, Medine İslâm Üniversitesi, Pakistan İslâmabad İslâm Üniversitesi, Malezya İslâm Üniversitesi gibi önemli kurumlar yetmemeye başladı.
İstanbul\'da uluslararası nitelikte bir İslâm Üniversitesine ihtiyaç var. Bu fakültenin bir başlangıcı olduğunu düşünüyorum.
\"SÖZÜN GÜCÜNE İNANIYORUM\"
Yine zât-ı âlinizin döneminde bir televizyon kanalı kurulacağı da basına yansıdı. Bu konudaki gelişmeler ve planlamanız hakkında bilgi verir misiniz?
Ben hâlâ sözün gücüne inananlardanım. Ancak modern zamanlarda sözü, görsel yayın desteği ile güçlendirmek gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın Din Eğitimi amaçlı bir radyo ve TV yayınına ihtiyaç oldu.
Bu ihtiyacı vatandaşlarımız her fırsatta talep ettiler. Altyapı hazırlıklarımız devam ediyor. Önce bir radyo yayını ile başlayacağız. Tamamlanınca TV yayınına da geçeriz inşallah.
Yorumlar
Yorum Yaz