İlmihal bilgileri
İbadetler üç çeşittir:
1 Beden ile Yapılan İbadetler: Namaz kılmak, oruç tutmak gibi.
Beden ile yapılan ibadetleri her müslümanın kendisi yapması gerekir. Başkasını vekil etmesi caiz değildir. Bir kimse başkasının yerine namaz kılamaz, oruç tutamaz.
2 Mal İle Yapılan İbadetler: Zekât vermek ve kurban kesmek gibi.
Bir kimse mal ile yapılan ibadetlerde başkasını vekil edebilir.
3 Hem Mal, Hem de Beden İle Yapılan İbadet: Hac vazifesi böyle bir ibadettir.
Parası olduğu halde hacca gidemiyecek derecede sakat, hasta ve çok yaşlı kimseler, kendi yerine bir başkasını bedel olarak hacca gönderebilir.
Kaynak: temel dini bilgiler
--------------------------------------------------------------------------------------------------
İbadet Yerleri
(ay) şeklCâmi: Müslümanların topluca ibadet ettikleri yapılara câmi denir.
Mescid: Namaz kılınan yer anlamındadır. Bazen câmi yerine mescid kelimesi de kullanılır.
Câmiler müslüman toplumların ayrılmaz parçası, müslümanlar arasında kardeşlik duygularının pekiştiği, birlik ve beraberliğin güçlendiği önemli yerlerdir.
Câminin Bölümleri:
Camilerde genellikle şu bölümler bulunur:
Mihrab: Câmilerde kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken durduğu girintili bölümdür.
Minber: Câmilerde imamın cuma ve bayram hutbelerini okuduğu yüksekçe merdivenli yerdir.
Kürsü: Câmelirde vaaz verilen yüksekçe oturma yeridir.
Minare: Câmilerin bitişiğinde ezan okumak için yapılan kule şeklinde yüksek yapıya denir.
Şerefe: Minarelerde çepeçevre ve çıkıntılı olarak yapılan ezan okuma yeridir. Buraya minarenin içindeki basamaklarla çıkılır. Minarelerde genellikle bir şerefe bulunur. Birden fazla şerefeli minareler de vardır.
Alem: Minarenin tepesine yerleştirilen hilâl indeki tepeliğe denir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------
CÂHİLİYYE DÖNEMİ
Bilgisizlik, gerçeği tanımamaya cahiliyye denilmektedir. İslâm, tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan'da Islâmiyet'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlamı ile Hz. Isa'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana \"cahiliyye\" devri adı verilmiştir.
İslâm’ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. İslâm’ın gelişinden önceki dönemde yaşayan müşrikler Allah'a isyan etmiş onun hükümlerine sırt çevirmiş bir toplum olarak son derece ilkel ve cahil hayat sürüyorlardı. Cahiliyye Arapları'nin sürdüğü hayattan ve içinde yaşadıkları ortamdan bazı örnekleri şöyle sıralamak mümkündür:
Kız çocuk doğduğu zaman onun doğumundan utanç duyarlar ve onları diri diri toprağa gömerlerdi.
Zina, Fuhuş, adaletsizlik almış başını gidiyordu.,
Kuvvetliler fakirleri zalimce eziyorlardı.
İçki ve kumar pislikleri en son hat safhaya gelmişti.
Toplumda kimsenin kimseye güveni kalmamıştı.
Putlara Taparlardı
Cahiliyye insanları Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber putlara taparlardı. Onlar putlarının Allah katında kendilerine sefaatçi olacaklarına inanırlar ve: Biz onlara ancak bizi daha çok Allah'a yaklaştırsinlar diye ibadet ediyoruz\" (ez-Zümer, 39/3) derlerdi
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Zekat
Zekâtın Önemi
İslâmın beş şartından dördüncüsü zekât vermektir. Hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz olmuştur. Mal ile yapılan ibadettir.
Zekât, dini ölçülere göre zengin olan müslümanların seneden seneye malının ve parasının kırkta birini fakir olan müslümanlara vermesidir. Zekât, Kur'an-ı Kerim'de namaz ile birlikte otuzyedi yerde geçmektedir. Zekâtın üzerinde bu kadar çok durulması onun dinimizde büyük önem taşıdığını göstermektedir.
Zekâtın Faydaları
Zekât, kalbi cimrilik hastalığından, malı fakirin hakkından temizleyen, zenginlerde şefkat ve merhamet duygularını geliştiren bir ibadettir. Zekât sayesinde fakirlerin kalbindeki haset ve kıskançlık ortadan kalkar. Kendilerine yardım eden zenginlere karşı sevgi ve saygı meydana gelerek toplumda birlik ve kardeşlik kuvvetlenmiş olur.
İslâm Dini, toplumun dertlerini tedâvi eden, ihtiyaçlarını karşılayan birçok esaslar getirmiştir. Allah'ın emri olan zekât, bir sosyal yardımlaşma sistemidir. Zekât malın büyümesini ve bereketlenmesini sağlar. Zekâtı verilen serveti, yok olmaktan, kötü insanların zararından Allah korur. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: \"Mallarınızı zekât ile koruyunuz.\" (54)
Zekâtı Kimler Verir
Aşağıdaki şartları taşıyan kimseler zekât vermekle mükellef olur:
1) Müslüman olmak,
2) Akıllı olmak,
3) Erginlik çağına gelmiş olmak,
4) Hür olmak,
5) Dinen zengin (yani aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından başka \"nisab\" miktarı mala veya paraya sahip) olmak,
6) Zekâtı, verilmesi gereken mal veya para:
a) Nisab miktarına (yani 80.18 gr. Altın değerine) ulaşmış olmak,
b) Sahibinin elinde tam bir kamerî yıl kalmış olmak,
c) Hakikaten veya hükmen artıcı nitelikte olmak gerekir,
Zekât Kimlere Verilir
Zekât verilecek kimseler şunlardır:
1) Fakirler: Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, nisab miktarı malı olmayan kimselerdir.
2) Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayanlar.
3) Borçlular: Borcundan fazla nisab miktarı mala sahip olmayanlar.
4) Yolcu: Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şey bulunmayan kimselerdir. (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekât verilebilir.)
5) Allah Yolundakiler: Bunlar cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp kendisini ilme vermiş olan kimselerdir.
Zekât Verirken Şu Sırayı Gözetmeli:
Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere vermek daha iyidir.
Zekât Kimlere Verilmez:
1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
2) Oğluna, oğlunun çocuklarına,kızına, kızının çocuklarına ve bunlardan doğan çocuklara,
3) Zenginlere,
4) Müslüman olmayanlara,
5) Karı-koca birbirlerine.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
NEFİS ve NEFSİ TERBİYE
Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)
En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)
Bütün Kur'an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)
Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)
Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)
İnsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)
Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)
Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)
Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy'üs-Sakati)
Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)
Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)
İyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
İlmihal Bilgiler » Oruçluya Müstehap
1. Sahura kalkmak.
2. Sahur yemeğini biraz geç yemek. Yemeği şüpheli bir vakte kadar geciktirmek ise mekruhtur.
3. Güneş battığı iyice anlaşıldıktan sonra iftarda acele etmek. İftarı namazdan önce yapmak da müstehaptır. İftarda şu duayı okumak sünnettir:
\"Allahümme leke sumtu ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkıke eftartü ve savme'l-Ğadi min şehri Ramazane neveytü, feğfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü.\"
Anlamı: \"Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!\"
Sahur ve İftarın Fazileti
Sahurda kalkıp yemek müstehabdır. Peygamberimiz: \"Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahur da bereket vardır\"(40) buyurmuştur. Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir. Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahur zamanıdır. Oruçlu sahura kalktığı zaman, dilekleri için dua etmeli ve Allah'tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir.
Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak unutulmaması gereken geleneklerimizdendir de.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
\"Bir oruçluya iftar veren kimseye, o oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Ancak o oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez.\" (41)
Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar. O, tuttuğu orucun mükâfatını almak üzere, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: \"Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah'a kavuştuğu zamandır.\" (42)
İftar vakti yapılan dualar kabul edilir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur: \"Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası.\"(43)
-------------------------------------------------------------------------------------------------- NOT Kaynak Temel dini bilgiler kitabı
Yorumlar
Yorum Yaz