26 Nisan 2024 Cuma 02:30:57

Fenomenweb.com

Cihadın ve Mücahidlerin Fazileti - 1

Cihadın ve Mücahidlerin Fazileti - 1

 

CİHAD


1- Cihadın ve Mücahidlerin Fazileti



a- Cihadın Fazileti



a1- Cihada Teşvik


İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah\'ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir. (Bakara: 2/218)
Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah\'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. (Al-i İmran: 3/145)
Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah\'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır. (Al-i İmran: 3/157

Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah\'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz. (Al-i İmran: 3/200)

O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz. (Nisa: 4/74)

İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. (Nisa: 4/76)

Kendilerine, \'\'ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin\'\', denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah\'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da \"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?\" dediler. Onlara de ki: \"Dünya menfaati önemsizdir, Allah\'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)

Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah\'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. (Nisa: 4/84)

Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahitleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa: 4/95)

O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah\'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa: 4/104)
Ey iman edenler! Allah\'tan korkun. O\'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide: 5/35)

Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah\'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah\'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 8/60)

Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. (Enfal: 8/65)

Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat\'ta, İncil\'de ve Kur\'an\'da Allah üzerine hak bir vaattir. Allah\'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O\'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. (Tevbe: 9/111)

Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah\'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez. (Tevbe: 9/120)
Müminler ancak Allah\'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır. (Hucurat: 49/15)

Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever. (Saff: 61/4)
Allah\'a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Saff: 61/11)
Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür! (Tahrim: 66/9)
 
a2- Savaş İçin İzin Verilmesi


Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. (Bakara: 2/190)
Kendilerine, \'\'ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin\'\', denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah\'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da \"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?\" dediler. Onlara de ki: \"Dünya menfaati önemsizdir, Allah\'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir. (Hacc: 22/39)

a3- Cihadın Meşruluğu


Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. (Bakara: 2/190)
Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara: 2/216)
Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir (Bakara: 2/244)

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kafirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah\'ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah\'ın lütfu ve ilmi geniştir. (Maide: 5/54)
Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı. (Enfal: 8/6)
(Bunlar,) günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi. (Enfal: 8/8)
Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah\'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. (Enfal: 8/39)

Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt. (Enfal: 8/57)
Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. (Tevbe: 9/5)
Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler. (Tevbe: 9/12)
Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın. (Tevbe: 9/14)

Kendilerine Kitap verilenlerden Allah\'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. (Tevbe: 9/29)

Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah\'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah\'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/36)
Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! (Tevbe: 9/73)
Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/123)

(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz. (Muhammed: 47/4)
Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız? (Muhammed: 47/22)

a4- Cihadın Meşru Kılınmasının Hikmeti


Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur. (Bakara: 2/193)

Sonunda Allah\'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût\'u öldürdü. Allah ona (Davud\'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah\'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir. (Bakara: 2/251)

Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah\'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. (Enfal: 8/39)

(Ey müminler!) Verdikleri sözü bozan, Peygamber\'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır. (Tevbe: 9/13)
Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın. (Tevbe: 9/14)

Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir. (Tevbe: 9/15)
Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, Peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Tevbe: 9/16)

(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz. (Muhammed: 47/4)
 
b- Cihadın Terkedilmesi


Ey müminler! Toplu halde kafirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin (korkup kaçmayın). (Enfal: 8/15)
Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah\'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü yerdir! (Enfal: 8/16)
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah\'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez. (Tevbe: 9/24)
Allah\'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; \"bu sıcakta sefere çıkmayın\" dediler. De ki: \"Cehennem ateşi daha sıcaktır!\" Keşke anlasalardı! (Tevbe: 9/81)

c- Cihadın Sürekliliği


Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur. (Bakara: 2/193)
Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah\'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. (Enfal: 8/39)
Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. (Tevbe: 9/5)
Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler. (Tevbe: 9/12)
Kendilerine Kitap verilenlerden Allah\'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. (Tevbe: 9/29)
Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah\'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah\'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/36)
Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/123)

d- Savaşı Sevmeme


Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara: 2/216)
Kendilerine, \'\'ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin\'\', denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah\'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da \"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?\" dediler. Onlara de ki: \"Dünya menfaati önemsizdir, Allah\'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
(Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir. (Enfal: 8/5)
Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı. (Enfal: 8/6)

e- Cihadın Farz Kılınması



e1- Cihadın Farz Kılınmasının Esası


İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur! (Muhammed: 47/20)
(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah\'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu. (Muhammed: 47/21)
 
f- Savaşlarda Zafer de Yenilgi de Muhtemeldir


Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah\'ındır. O gün müminler de Allah\'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir. (Rum: 30/2-5)

3- Gazaya Katılmama



a- Özürsüz Olarak Gazaya Katılmama



a1- Gazaya Katılmamanın Haram Oluşu


İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: \"Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım\" der. (Nisa: 4/72)
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, \"Allah yolunda savaşa çıkın!\" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. (Tevbe: 9/38)
Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O\'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir. (Tevbe: 9/39)
Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah\'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez. (Tevbe: 9/120)

b- Gazaya Katılmamada Özür



b1- Özür Sebebiyle Cihada Katılmamanın Caiz Oluşu


Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir. (Tevbe: 9/91)
Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur). (Tevbe: 9/92)
Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah\'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır. (Fetih: 48/17)

a2- En Üstün Cihad


Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut\'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kafir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez. (Bakara: 2/258)
Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı \"Rabbim Allah\'tır\" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez. (Mü’min: 40/28)
Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah\'ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum, dedi. (Mü’min: 40/29)
İman etmiş olan dedi ki: \"Ey kavmim! Doğrusu ben sizin için, Nuh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, (peygamberleri yalanlayan) toplulukların başlarına gelen bir âkıbetten korkuyorum. Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir.\" (Mü’min: 40/30-31)
\"Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizi Allah\'tan (O\'nun azabından) kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur.\" (Mü’min: 40/32-33)
Andolsun ki, (Musa\'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince \"Allah ondan sonra peygamber göndermez\" dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır. (Mü’min: 40/34)
Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah\'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler. (Mü’min: 40/35)
O iman eden kimse: Ey kavmim! dedi, siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim. (Mü’min: 40/38)
Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur. (Mü’min: 40/39)
Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir. (Mü’min: 40/40)
Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz. (Mü’min: 40/41)
Siz beni, Allah\'ı inkar etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri O\'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, azîz ve çok bağışlayan Allah\'a davet ediyorum. (Mü’min: 40/42)
Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah\'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir. (Mü’min: 40/43)
Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah\'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. (Mü’min: 40/44)

b2- Hasta ve Zayıf Kimselerin Cihada Katılmaması


Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahitleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa: 4/95)
Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir. (Tevbe. 9/91)
 
b3- Maddi İmkanı Olmayan Kimsenin Cihada Katılmaması


Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir. (Tevbe: 9/91)

Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur). (Tevbe: 9/92)
4- Mücahidlerin Nitelikleri



a- Mücahidin Niyeti



a1- İlay-i Kelimetullah İçin Cihad Edilmesi


Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. (Bakara: 2/190)
Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur. (Bakara: 2/193)
İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah\'ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir. (Bakara: 2/218)

Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. (Bakara: 2/244)
(Bedir\'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kafir bir gurup. Allah dilediğini yardımı ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır. (Al-i İmran: 3/13)

Size ne oldu da Allah yolunda ve \"Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!\" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! (Nisa: 4/75)
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. (Nisa: 4/76)

Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahitleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa: 4/95)

İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir. (Enfal: 8/72)

İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır. (Enfal: 8/74)
İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Tevbe: 9/20)
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, \"Allah yolunda savaşa çıkın!\" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. (Tevbe: 9/38)

(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Tevbe: 9/41)
(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz. (Muhammed: 47/4)
Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever. (Saff: 61/4)
Allah\'a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Saff: 61/11)

b- Mücahidde Bulunması Gereken Vasıflar

b1- Cihadda İhlas

Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. (Bakara: 2/190)
(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz. (Muhammed: 47/4)
b2- Komutanın Emrine İtaat Edilmesi


Ey iman edenler! Allah\'a itaat edin. Peygamber\'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah\'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah\'a ve Resûl\'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa: 4/59)
Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah\'a ve Peygamber\'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler. (Nur: 24/48)
b3- Düşmanla Karşılaşmada Mücahidin Sabrı


Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût\'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah\'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah\'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler. (Bakara: 2/249)
Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kafir kavme karşı bize yardım et, dediler. (Bakara: 2/250)
Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah\'ı çok anın ki başarıya erişesiniz. (Enfal: 8/45)
Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü\'nün bize vadettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah\'a bağlılıklarını arttırdı. (Ahzab: 33/22)
b4- Cihadda Cesaret Gösterilmemesi Ve Korkulmaması


Kendilerine, \'\'ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin\'\', denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah\'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da \"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?\" dediler. Onlara de ki: \"Dünya menfaati önemsizdir, Allah\'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah\'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa: 4/104)
Ey müminler! Toplu halde kafirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin (korkup kaçmayın). (Enfal: 8/15)
Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah\'ı çok anın ki başarıya erişesiniz. (Enfal: 8/45)
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, \"Allah yolunda savaşa çıkın!\" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. (Tevbe: 9/38)
c- Komutanın Nitelikleri

c1- Ordu Komutanının Görevi
Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onun canını iyice yakacağım yahut onu boğazlayacağım! (Neml: 27/21)
 
c2- Savaşmaya Teşvik


Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût\'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah\'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah\'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler. (Bakara: 2/249)
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. (Nisa: 4/76)
Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah\'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. (Nisa: 4/84)
Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah\'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah\'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 8/60)
Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. (Enfal: 8/65)
c3- Komutanın İşi Bilenlere Danışması


(Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam. (Neml: 27/32)
Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün. (Neml: 27/33)
b- Mücahidlerin Fazileti



b1- Mücahidlerin Faziletinin Büyüklüğü


Allah yolunda öldürülenlere \"ölüler\" demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız. (Bakara: 2/154)
Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran: 3/142)
Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki  Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O\'nun katındadır. (Al-i İmran: 3/195)
İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Tevbe: 9/20)
Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir. (Tevbe: 9/88)
Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat\'ta, İncil\'de ve Kur\'an\'da Allah üzerine hak bir vaattir. Allah\'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O\'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. (Tevbe: 9/111)
Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah\'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez. (Tevbe: 9/120)
5- Savaşın Unsurları



a- Savaş Hayvanları ve Muhimmatı



a1- Savaş Hayvanları-At Üzerinde Savaş-Atların Fazileti


Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür. (Adiyat: 100/1-8)
b- Mücahidlerin Eğitimi ve Talimi



b1- Mücahidlerin Fiziki ve Ruhi Olarak Hazırlanması


Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût\'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah\'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah\'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler. (Bakara: 2/249)
Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah\'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. (Nisa: 4/84)
Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah\'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah\'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 8/60)
Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. (Enfal: 8/65
b2- Mücahidlerin Savaş Aletlerini Kullanma Konusunda Eğitilmesi


Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah\'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah\'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 8/60)
c- Ordunun Tabyalanması



c1- Ordunun Her An Hazırlıklı Olması


Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. (Nisa: 4/102)
c2- Savaşçıların Hazineden Donatılması


Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur). (Tevbe: 9/92)
c3- Savaşcıyı Donatmanın Fazileti


Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü hareketinizde dürüst davranın. Çünkü Allah dürüstleri sever. (Bakara: 2/195)
Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahitleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa: 4/95)
DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Hazır Web Sitesi

img

Abdullah ELDEN

Yorumlar

Ofisimo.com